Talipanan Beach
1. Gün
Sabah 5'de Manila'ya indik. Daha bu saatte hava sıcaklığı bunaltıcıydı. Fakat daha sonra gördük ki Puerto Galera'da hava bu kadar kötü değildi. İlk iş para bozdurduk 1$ - 44,35 Peso. Havaalanında Cep telefonumuz için yerel bir Sim kart aldık. 1 hafta limitsiz internet ve 30 dakika ülke içi konuşma 600 Peso. Bunu herkese tavsiye ederiz, çok faydasını gördük. Manila havaalanından Batangas'a sarı taksiyle otoban ücretleri dahil 2.600 Peso'ya anlaştık. Taksi şoförüyle mutlaka pazarlık yapmalısınız. Başlangıçta kapıyı 4000 Peso'dan açmışlardı. Toplam yolculuk 95km.’idi ancak zırt pırt girdiğimiz ödeme noktaları sayesinde yolculuk olması gerekenden çok daha uzun sürdü. Şöförümüz, bozuğum yok, bahanesiyle para üstümüzün üstüne yattı. Taksideki müzikler o kadar keyifliydiki para üstünü helal ettik. Filipinlerle ilgili ilk tespitimiz güzel bir müzik zevkleri olduğu. Hatta konuşurken bile sanki bir melodi eşliğinde konuşuyorlar…
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdvM9inBOY9RrAfKXTdxpws9ZdAsIaEPQ7miJr8FG-7G83sg9yi6ygq-YMML-s4eWEmadCNkCInCpaHoqd4cC5-ppG4dvIXd90oNvIMF0iW_I6AyjvSvnneOAMiALQpiw-gWGULl47zpo/s400/puerto_galera_liman.jpg)
Yolculuğumuz kah yorgunluktan
bayılarak kah manzaraya hayran kalarak 1,5 saat kadar sürdü... Filipin halkının
neredeyse tamamı Katolik ve dini duyguları çok güçlü. İşte size bir örnek, aynı
olayı takside de yaşamıştık, bangkamızın kaptanı denize açılmadan önce, kaptan
köşkünde, başının üzerinde asılı olan Haç’ı sıvazlayor ve parmaklarını
dudaklarına götürüp öpüyor, sonrasında da İstavroz çıkartıyor. Aynı şeyi taksi
şoförümüz de yapmıştı.
![]() | ||||
White Beach / Beyaz Kumsal |
![]() |
Bangkadan Puerto Galera Limanı'nın görünüşü |
Sonunda meşhur White Beach'e vardık...
Ne yazık ki bir iskele yok. Kaptan teknenin burnunu direk karaya oturtuyor ve
insanların ayak bastıkları yer önce deniz suyu sonra geniş bir kumsal. Bu
durumda elimizdeki bavullar problem haline geliyor. Filipinlerde adalar arası
yolculuk yapacaksanız çekçekli bavul kesinlikle tavsiye etmiyoruz, çekçeği de
olan sırt çantasından kesinlikle şaşmamalısınız!
Karaya ayak basar basmaz hemen ayak bastı parası ödedik, 2 kişi için 100 Peso.
Kendimizi ilk gördüğümüz Kafeye atıp kahvaltımızı yaptık. Bir tepeleme pankek,
bir omlet ve iki su bardağı çaya 500 Peso ödedik. Porsiyonlar son derece
doyurucu.
![]() |
Kaldığımız otel Tribal Hill Mountain Resort |
![]() |
Luca Pizza Restaurant |
Burada herkesle iletişim kurmak son derece kolay, hemen hemen herkes İngilizce konuşuyor.
![]() |
Talipanan Beach'teki Bamboo House Oteli |
İlk akşam White Beach'de yemek yiyelim dedik ve buradaki bir otelde kalmamakla ne kadar isabetli bir karar vermiş olduğumuzu fark ettik. Tüm sahil bangır bangır bir kakafoniye teslim edilmişti ve aşırı kalabalıktı. Gündüz kadar kalabalık ve çok daha gürültülü. Denize girenlerin sayısı inanılmaz fazlaydı... Yemek için daha sakin olacağını düşündüğümüzden sahilin en sonundaki Cai Italia'yı tercih ettik. Sangria başarısızdı, salata porsiyon olarak tam bir hayal kırıklığı. Servis son derece yavaş ama güler yüzlü... Pizzamız 1 saatin sonunda geldi ve 7 dakikada silinip süprüldü... Bir sebzeli pizza, 1 domates, soğan, zeytin salatası, bir bardak sangria + 1 küçük şişe su = 635 Peso (15 USD)
Yemekten sonra White Beach’in
korkunç gürültüsüne geri döndük. Yemek yerken uzaktan gördüğümüz alev
dansçıları bize çok enteresan gelmişti. Gidip ne olduğuna yakından bakmak
istedik. İşin doğrusu bize oldukça komik geldi. Hafif vücut yapmış yerli
delikanlılar ellerindeki uzun tellerin ucuna bağlanmış alev toplarını hızla çevirip sağa sola sallayarak ilginç
figürler yapıyorlar. Bazı tatilciler de onlarla beraber fotoğraf çektiriyor.
Delikanlıların verdiği pozu, o sırada poz veren tatilcinin çevresinde dönen
alev toplarından dolayı korku dolu yüz ifadesini görmeniz gerekir… İlk
gecemizin sonunda erken başladığımız ve yorucu geçen günü artık noktalamaya
karar verip odamızın yolunu tutuyoruz…
2. Gün
Kahvaltı
oda fiyatımıza dahil olmadığından 2 adet jambonlu peynirli omlet, 1 adet mango
krep ve iki çaya 500 pezo verdik. Hepsi çok başarılıydı.
![]() |
Dalış Teknemiz |
İlk
dalışımız batık dalışıydı. Batık, dalış için batırılmış bu yüzden de hangarları
temizlenmiş, dalış için son derece uygun bir gemiydi. Geminin kıç tarafına
inerek dalışımıza başladık. Dümen palasının orada 3 tane babacan grouper
karşıladı bizi. Bizim bildiğimiz bunlar roket gibi kaçar gider ama bunlar gayet
miskin. Elimde kamera burunlarının dibine kadar gittim hiç istiflerini
bozmadılar. Batığın burnuna doğru gittiğimizde bu sefer bizi melek balıkları
grubu karşıladı. Uzun zamandır yaptığım en renkli dalıştı. Ne yazık ki
ülkemizde artık su altında ne bu kadar balık ne de mercan ve bitki oluşumu görme
imkanımız var. Dip zamanımız 35 dakika su sıcaklığı 30 derece, kısacası dalış
için tüm şartlar mükemmel. Neşe 2. dalışı yapmaktan vazgeçti, uzun zamandır
dalma imkanı bulamamıştı ve ilk dalıştan sonra kendisini pek iyi hissetmediği
için tatilin geri kalanını riske etmek istemedi. Keşke bu dalışı kaçırmasaydı.
Uzun zamandan beri yaptığım en keyifli dalıştı diyebilirim. Sadece 4 kişiyiz ve
benim dışımdaki herkes çevreyi avcunun içi gibi biliyor. Kendimizi akıntıya
bıraktık ve dip, canlılar herşey inanılmaz bir güzellikte film şeridi tadında gözlerimizin
önünden akıp geçti. En ilginç şey de hiç şüphesiz kabuklarının etrafında
elektrik akımı oluşturan istiridyeydi. Dalışlarla ilgili görseleri en kısa zamanda yükleyeceğim videolardan
görebilirsiniz.
Dalışlarımızı
tamamladıktan sonra Talipanan plajına geri döndük, güzel bir öğle yemeğinden
sonra keyif zamanı. Filipinli masözler kumsalda geziniyorlar. Neşe'nin aksine aslında
ben masajdan pek hoşlanmam fakat tavanı rengarenk mis gibi kokan çiçeklerden
oluşan bir çardakta uzanıp masaj yaptırmak birden çok cazip geldi ve bu
kararımdan ötürü hiç pişman olmadım diyebilirim. Gerçekten çok çok güzeldi. Bu
tecrübe şiddetle tavsiye olunur ; )
![]() |
Talipanan Plajında altında masaj yaptırdığımız çiçekten tavanlı çardak |
2
kişilik masaja toplam 600 Peso verdik.
Güneşin batışını seyretmek için otelimize geri döndük ve hayatımızın en güzel
gün batımlarından birisini burada yaşadık. Sonrasında güzel bir akşam yemeği yiyip
erkenden odamıza çekiliyoruz.
3. Gün
Zamanımız dar olduğu için en kısa zamanda en çok yeri
nasıl görebiliriz diye düşündük ve motosiklet kiralamaya karar verdik.
Otelimizden 8 saat için 500 Pesoya motorumuzu kiraladık. Motorumuz ayağımızı
yerden kesti fakat arka freni nerdeyse yok gibiydi. Neyse ki günü kazasız
belasız tamamladık.
İlk istikametimiz
Tamarow Şelalesi... Aklımızda olan şelalenin oluşturduğu havuzcuklarda yüzüp
serinlemek ve güneşin tadını doya doya çıkartmaktı fakat hedefe vardığımızda
gördük ki giriş paralı. Aslında cüzi bir miktar ama insan yapımı ve kalabalık
görünen havuzlarda yüzmeye değmeyeceğini düşündüğümüz için girmekten vazgeçtik.
Çünkü şelale yüksekten dökülmesine dökülüyor fakat pek bir cılız. Oluşan havuzcuklar
da gerçekten havuzcuk. Bu durumda bize 2. Hedefimiz olan Sabang’a doğru yola
çıkmak düştü. Tabi tahmin edebileceğiniz gibi yol boyunca önce şunu mu yapsak
yoksa bunu mu yapsak acaba tartışmalarımız hiç bitmedi. Söylemesi ayıp, Şangay’dan
yola çıkarken nasıl bir hayal dünyasındaysak yanımıza sadece 500$ aldığımız için nakit sıkıntısı çekiyorduk
ve ben önce bankadan para çekmemiz gerektiğine dair diretiyordum. Sonunda Neşe
dırdırıma dayanamadı ve ilk girişimimizde bulunduk. İlk girişimimiz diyorum
çünkü buradaki bankalar pek komik, size para
verebilecekmiş gibi görünmüyorlar pek. Neyse ATM’ye para yükleniyor olduğu
için bir süre bankanın içinde bekledik. İçerisi çocuk yuvasından halliceydi. Bir
beş dakika içerde bekledikten sonra para çekebileceğimizi söylediler. ATM’nin
başına geçtik ve başladık debelenmeye. Önce Visa kartımızı denedik olmadı. Bu
arada banka görevlisi geldi Visa kartla çekemeyeceğimizi Master kart olması
gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Neşe’nin Master kartıyla denedik fakat sonuç
aynı. ATM galip. Sonunda görevli arkadaş bizi 300 metre kadar ilerideki daha
international olduğunu söylediği başka bir bankaya yönlendirdi. Para çekme işimizi burada halletmeyi
başardıktan sonra Sabang’a doğru yeniden yola koyulduk. Yolda ufak tefek
yerleşim yerlerinden geçtik. Hepsi birbirinden şirindi. Son derece mütavazi
fakat rengarenk.
Filipinliler adeta müzikle yaşıyorlar. Yemeğinizi servis eden garson kız şarkı mırıldanıyor, herkes ne yapıyor olursa olsun hep bir şarkı söyleme halinde. Her derme çatma evde bir karaoke cihazı var ve insanlar ellerinde mikrofonlar sürekli şarkı söylüyorlar… Hatta Sabang’a doğru giderken geçtiğimiz yerleşimlerden birisinde festival vardı. Abartmıyorum giderken ve geri dönerken aynı köyde 4 tane bando takımı geçtik. Nasıl keyifli müzik yapıyorlar, ne kadar sempatik görünüyorlar size anlatamayız.
![]() |
Tamarow Şelalesi |
Filipinliler adeta müzikle yaşıyorlar. Yemeğinizi servis eden garson kız şarkı mırıldanıyor, herkes ne yapıyor olursa olsun hep bir şarkı söyleme halinde. Her derme çatma evde bir karaoke cihazı var ve insanlar ellerinde mikrofonlar sürekli şarkı söylüyorlar… Hatta Sabang’a doğru giderken geçtiğimiz yerleşimlerden birisinde festival vardı. Abartmıyorum giderken ve geri dönerken aynı köyde 4 tane bando takımı geçtik. Nasıl keyifli müzik yapıyorlar, ne kadar sempatik görünüyorlar size anlatamayız.
Sabang’a doğru giderken sağ tarafımız deniz, yol gayet keyifli bir sağa bir sola kıvrılıp duruyor, etraf yemyeşil deniz adeta bizi kendisine çağırıyor. Sonunda haritaya bakıp rüzgarın esiş yönünü de dikkate aldığımızda Sabang’da denizin çok düzgün olamayacağına karar verdik ve bulunduğumuz yerdeki gayet durgun suyu olan koyda bir mola verelim sonra Sabang’da sadece bir tur atarız dedik ve Dolphinbay Beachfront and Dive Resort adlı tesise attık kendimizi.
![]() |
Dolphinbay Beachfront and Dive Resort'tan manzara |
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhL7wg9lOZKQ2RawyVNXBN-m6BlhTEuY1WF7TMaPvR31ilPNpHIGPbSlqxrhP4wftKgddGDmMtMPiVxTRfwIGJdH2NO3wC-o6-XO-a8h-pK6XNaDtdJznhPimBxHCfn1PBd34NeddR35xk/s320/dolphinbay_beachfront_tesisi_kokteyller_1.jpg)
Yarım saat 45 dakika kadar oyalandıktan sonra toparlanıp Sabang’a doğru yola çıktık. Sabang’a 3 km kadar bir mesafedeydik fakat yol oldukça meşekatli çıktı. Asfalt önce bozuldu sonra yerini tamamen taşlı bozuk bir yola bıraktı. Daha önce de belirttiğim gibi motorumuzun arka freni neredeyse hiç yok. Özellikle yokuş inerken çok tedirgin ediyor bizi. Sonunda kazasız belasız Sabang’a vardık veee vardığımız gibi dönüş yoluna geçtik. Çünkü sahil tahmin ettiğimiz gibi gayet rüzgarlı deniz kabarmış. Kumsal, altalta üstüste bir yerleşim yerinin hemen önünde. Kısacası hiçbir cazibesi yok. Zaman zaten bizim için kıymetli, bir an önce dönüş yoluna geçip, gelirken gördüğümüz ve çok hoşumuza giden View Point Café’ye gidelim diye düşündük. Öncesinde de az önce bahsettiğim adını bilmediğimiz, festival olan köyde biraz vakit geçirmek istedik.
Sokak bandosundan bir kesit. Sesi fazla açmayınız:)
![]() |
View Point Cafe'den manzara |
Burada manzara gerçekten çok güzeldi. Buna bir de yediğimiz mangolu krepin lezzeti de eklenince değmeyin keyfimize… Saat iyice ilerlemiş durumda yavaş yavaş dönüş yoluna geçmemiz lazım. Keyifli ve sorunsuz bir yolculuktan sonra geldik otelimizin kapısına. Otelimiz bir tepede, yeşillikler içersinde ve inanılmaz bir manzaraya sahip. Özellikle muhteşem gün batımını kaçırmamak lazım. Ama her güzelin bir kusuru var tabiki. Otelimizin yolunun son 100 metresi inanılmaz dik. Motorla o yokuşu çıkmaya cesaret edemedik ve otel görevlisine motoru rampanın başında teslim edip başladık basamakları tırmanmaya.
4. Gün
Sabah erkenden Kalkıp otelimizde kahvaltımızı yaptık.
Bir önceki gün anlaştığımız üzere rehberimiz Bennisor (Burak adını aklında tutabilmek adına çocuğun adını 5. dakikada 'beni ısır'a çeviriverdi ) bizi saat tam 8'de otelden aldı, hedefimizde başka bir şelale var. Bennisor otelin arkasındaki vadide yaşayan 17 yaşında tertemiz yüzlü, İngilizce'si çat pat, geçimini treking rehberliğinden kazanan, anlayabildiğimiz kadarıyla gelecekle ilgili pek de bir planı olmayan bir genç. Hayatla ilgili planların ne nasıl para kazanacaksın sorumuza ya soruyu anlamadığından yada cevap için İngilizce'si yetmediğinden bir açıklama getiremedi. Adada karşılaştığımız insanlar her daim güler yüzlü ve son derece sıcak kanlıydı. Fakat ne yazık ki çocuklar dahil herkes mütemadiyen bir bahşiş beklentisi içinde. Ülkedeki fakirlik insanın içini buruyor.
Şelaleye yürümemiz 45 dakikayı buldu. Ormanın içinde insan yerleşimlerinin olduğu her yerde patika yol boyunca plastik şişeler, çerez, çikolata, şeker poşetleri ile karşılaştık. Kadınlar su kenarlarında çamaşırlarını ne yazıkki kimyasal içerikli deterjanlarla yıkıyorlardı. Adaya ayak baktığımızdan itibaren doğayı koruma ile ilgili kestikleri paralara rağmen sanırım bu bilinci halk seviyesine pek indirememişler yada doğayı koruma kılıfı altında güzel bir gelir yaratmışlar!
Şelale, Tamaraw'ın insan yapımı havuzcuklarının aksine son derece doğal bir
ortamdı. 30C 98% nemli havada yürümenin yarattığı hararetin üstüne buz gibi
şelale suyu bizi inanılmaz kendimize getirdi :)))
Saat 10:30 gibi otelimize döndük, çantamızı toparlayıp duşumuzu alıp saat 11:30 gibi otelden ayrıldık ve bizi Batangas'a götürecek teknenin kalktığı White Beach'e gittik. Limana transfer otelin ücretsiz verdiği bir servisti.
Bir önceki gün anlaştığımız üzere rehberimiz Bennisor (Burak adını aklında tutabilmek adına çocuğun adını 5. dakikada 'beni ısır'a çeviriverdi ) bizi saat tam 8'de otelden aldı, hedefimizde başka bir şelale var. Bennisor otelin arkasındaki vadide yaşayan 17 yaşında tertemiz yüzlü, İngilizce'si çat pat, geçimini treking rehberliğinden kazanan, anlayabildiğimiz kadarıyla gelecekle ilgili pek de bir planı olmayan bir genç. Hayatla ilgili planların ne nasıl para kazanacaksın sorumuza ya soruyu anlamadığından yada cevap için İngilizce'si yetmediğinden bir açıklama getiremedi. Adada karşılaştığımız insanlar her daim güler yüzlü ve son derece sıcak kanlıydı. Fakat ne yazık ki çocuklar dahil herkes mütemadiyen bir bahşiş beklentisi içinde. Ülkedeki fakirlik insanın içini buruyor.
Şelaleye yürümemiz 45 dakikayı buldu. Ormanın içinde insan yerleşimlerinin olduğu her yerde patika yol boyunca plastik şişeler, çerez, çikolata, şeker poşetleri ile karşılaştık. Kadınlar su kenarlarında çamaşırlarını ne yazıkki kimyasal içerikli deterjanlarla yıkıyorlardı. Adaya ayak baktığımızdan itibaren doğayı koruma ile ilgili kestikleri paralara rağmen sanırım bu bilinci halk seviyesine pek indirememişler yada doğayı koruma kılıfı altında güzel bir gelir yaratmışlar!
![]() |
Derede çamaşır yıkayan yerli halk |
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdRQPy6WNro-0n8Vqf201POiiEGHhC5rkq3c2PaNjd6TDYuPL5ur2W9UywL4Sxf5JE2vxmWaY7RQTqMMAdZ5hC1WFEf8ihEciQe5KkGqbtGYL-b6J79Ih1VGqMzI1dbh4x8kid25V2tQg/s320/P5260232.jpg)
Saat 10:30 gibi otelimize döndük, çantamızı toparlayıp duşumuzu alıp saat 11:30 gibi otelden ayrıldık ve bizi Batangas'a götürecek teknenin kalktığı White Beach'e gittik. Limana transfer otelin ücretsiz verdiği bir servisti.
Botta en önde oturmanızı tavsiye ederiz. Arkada sigara
içilen taraf fena sıcak olabiliyor. 1,5 saat süren tekne yolculuğumuzdan sonra
Batangas'taki terminalde otelin ayarladığı şöför tarafından karşılandık ve 6
kişinin rahatlıkla sığabileceği minibüsümüze bindik. Şöförümüzün
İngilizce'si son derece düzgündü. Yıllardır bu işi yapıyor anlaşılan ve özel
olarakta kiralanabiliyor. Bir daha ki sefer için kendisini not ettik :)
Batangas Port'tan Manila Havaalanı'na 1,5 saatte 3.500 Peso'ya anlaştık. Uçak saatimizden 5 saat önce alana vardığımızdan havaalanında epeyce bir oyalanmamız gerekti ki bu hiç zor olmadı. Havaalanı aynı zamanda bir alışveriş merkezi. Masaj, manikür, pedikür, kişisel bakım, duş, birkaç saatlik oda servisi vs gibi birçok hizmet de mevcut alanda...
Tavsiyeler;
- Tekne saatlerinden emin olmak için MUTLAKA tekne şirketini önceden aramanızı tavsiye ederiz. Dönüşümüz hafta içi olduğundan sanırım saat 12:00'daki seferden sonraki sefer saat 15:00'de idi ki elimizde bize verdikleri sefer saatleri neredeyse saat başı sefer olduğunu gösteriyordu.
- Gürültüden ve kalabalıktan hoşlanmıyorsanız asla White Beach'te kalmayın.
![]() |
Dönüş yolunda Batangamız. Tanrı seferimizi kutsasın yazısına dikkat! |
![]() |
Batangas Limanı - Boş göründüğüne aldanmayın hafta sonu hıncahınç dolu oluyor. |
Batangas Port'tan Manila Havaalanı'na 1,5 saatte 3.500 Peso'ya anlaştık. Uçak saatimizden 5 saat önce alana vardığımızdan havaalanında epeyce bir oyalanmamız gerekti ki bu hiç zor olmadı. Havaalanı aynı zamanda bir alışveriş merkezi. Masaj, manikür, pedikür, kişisel bakım, duş, birkaç saatlik oda servisi vs gibi birçok hizmet de mevcut alanda...
Tavsiyeler;
- Tekne saatlerinden emin olmak için MUTLAKA tekne şirketini önceden aramanızı tavsiye ederiz. Dönüşümüz hafta içi olduğundan sanırım saat 12:00'daki seferden sonraki sefer saat 15:00'de idi ki elimizde bize verdikleri sefer saatleri neredeyse saat başı sefer olduğunu gösteriyordu.
- Gürültüden ve kalabalıktan hoşlanmıyorsanız asla White Beach'te kalmayın.
Puerto Galeradan birkaç enteresan kare
![]() | ||||
Otelimizden gün batışı |
![]() | ||
Aninuan Plajından günbatışı |
Benzin istasyonunda bekleyen taksi motosiklet. Cola şişelerinde benzin var:) |
Motosiklet taksi durağı:) |